05 Ekim 2012

SAMANYOLUNDA VEBA


İlk yazıdan sonra hangi şiire doğru yürümeliyim diye bakınırken aslında birden karşılaşmayı, bir şiirin öylesine bir anda çıkıp teslim almasını istedim. Belki de zihnimde yıllardır dolaşan şiirlerden birinin akla gelivermesini... Ama benim gizliden istediğim karşılaşma biçimi gerçekleşmedi. Epey şiir karıştırdım, bazı şairlere hayranlığım arttı, bazı kelimeler öğrendim, bazı duygularım tarife kavuştu. Bütün bu iyi şeyler olurken öyle bir şey oldu ki, ne okuduğum şiirler ne hatırımdaki şiirler içimde oluşanı iyileştiremedi.  Olanın geçmesi ya da iyi kılınması değil, kavurucu bir özlemin yatağını bulup uzanma ihtiyacı..
   Evet, bir çocuk sınıfta yani yaşıtlarının önünde bir öğretmeni öldürdü.  8. sınıf yani orta üç. Bazen  kendini hastanenin acilinde bulman mümkün. Cioran’ın şu sözü geçerli bir açıklama olsa giderdim diye düşünüyorum. “Gerçek bende nefes darlığı yapıyor ” doktor!

Nerde çocuklar gece yarılarından sonra
Çıkıp samanyoluna bakan
Bakarak çocukluğu uzatmaya çalışan
İşleri güneşin doğuşunu yayınlamak
Bütün o çocuklar nerdeler

Kalan ne
Kızların kollarının arasından gözlenen
Samanyollarında*



Bu şiirle ben ne yaparım şair!..Söyleyecek fazla sözüm yok Eko? Güneye inip bir dama uzanmak dışında."Gökle yerin arasının açılmadığı" bir yere...Belki portakal bahçelerinin oraya, tam da oraya...Ama ne başımı göğe doğru kaldırmaya ne de yere kapaklanmaya dermanım yok. " Artık kendimize bile o kadar yakın değiliz"


Bakısları benekleyen yalnız ölüm
Ölüm geçti canlı ehram ölüm geçti
O taklar geçip gitti insan üstüne kurulu

Ve bağbozumları bizden bozulan
Artık kendimize bile o kadar yakın değiliz
Gece yarıları samanyolu yok
Gün doğmuş doğmamış




*Samanyolunda Veba, Sezai Karakoç

kunala

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder